bodrum eskort silifke escort pozcu escort mut escort mezitli escort kızkalesi escort

Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort Ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Beşiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gaziantep escort Halkalı escort İstanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kartal escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Kocaeli escort Kurtköy escort Maltepe escort Malatya escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Samsun escort Şirievler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort

Deprem: Bir Türkiye Özeti - Para Piyasası
  • ALTIN (TL/GR)
    2.435,47
    % -0,02
  • AMERIKAN DOLARI
    32,5397
    % 0,15
  • € EURO
    34,9119
    % -0,26
  • £ POUND
    40,8184
    % -0,20
  • ¥ YUAN
    4,4959
    % 0,16
  • РУБ RUBLE
    0,3529
    % 0,15
  • /TL
    %
  • BIST 100
    %

Deprem: Bir Türkiye Özeti

Deprem: Bir Türkiye Özeti

Tarihe Bir Not

Bugün her zamankinden farklı olarak piyasalar ve sinemadan ayrı bir konuda bastım klavyenin tuşlarına.

Bütün Türkiye bir haftadır sabah gözünü açtığından beri tek konuya odaklandı: Deprem.

6 Şubat sabahı 04.17’de Pazarcık merkezli 7,8 şiddetindeki deprem ülkeyi felç etti. Yıkımın boyutları hakkında ilk görüntüler geliyordu ki saat 13.24’te 7,6’lık Elbistan merkezli ikinci bir deprem hem umutlarımızı yıktı hem de ayakta kalan çoğu binayı.

Son derece yakın bölgede ancak farklı fay hatları üzerinde meydana gelen bu şiddette iki deprem, türünün nadir örneklerinden. Bu yüzden asrın felaketi ismi takıldı ikiz depreme. Bölgede çalışan arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştığımda enkaz altından yeni çıkan da vardı telefonunu açamayan da. İlk gelen bilgiler Kahramanmaraş ve Adıyaman’ın çok kötü durumda olduğu yönündeydi. Başta önemli kamu binaları olmak üzere pek çok bina yıkılmıştı. Telefonlar kesinlikle çekmiyor, internet bağlantısı aksıyordu. Bu durum bir hafta sonra bile düzelmedi.

İkiz deprem ilk belirlemelere göre 10 ili, 13,5 milyonluk bir nüfusu, İngiltere kadar bir alanı, milli gelirin kabaca %10’luk kısmını üreten bir coğrafyayı etkilemişti. Bölge geniş olunca kayıp da yüksek olabilirdi, yıkılan bina sayısı da. Haliyle kurtarma faaliyetleri son derece zorlu olacaktı.

Böyle afetlerde bölgede görev yapanlardan verim alınabilmesi imkânsız olduğundan bölgeye süratle dışarıdan arama kurtarma ekipleri, lojistik ekipleri ve personel sevki yapmak gerekiyordu. Saatler ilerledikçe yıkımın boyutu daha iyi anlaşıldı.

İlk Üç Gün

İlk gün 2500 civarı binanın yıkıldığı haberleri geliyordu. 1600 can kaybı vardı. Dahası hava iki haftadır çok soğuktu. Malatya’da yoğun kar vardı, Kahramanmaraş gece -15 derece oluyordu. Üstelik bölgeye giden yolların neredeyse tamamı ciddi hasar görmüştü. Şehir içlerinde yıkılan binalardan, dışında da yıkık yollardan uzun kuyruklar görülüyordu. Mimarların fay üzerine yapmayın dedikleri Hatay havaalanı pek çok yerinden kırılmıştı. Bölgede mahsur kalan, çaresizce yardım isteyen ünlüler, futbolcular, sanatçılar, vatandaşların videoları hepimizi gözyaşlarına boğdu. Okullar 1 hafta tatil edildi.

İkinci gün resim biraz daha netleşti. Hiç haber alamadığım Adıyaman’ın özellikle il merkezi çok kötü durumdaydı, asıl yıkım ise Hatay’da yaşanmıştı. Tarihî olarak büyük öneme sahip Antakya ilçesinde taş taş üstünde kalmamıştı. Yürek burkan videolar, enkazı elleriyle kaldırmaya, sevdiklerini enkaz altından çıkarmaya çalışanlar yansıyordu kameralara. İçişleri Bakanlığına bağlı kurumlardan bölgeye ilk ulaşanlar acil önlemler almaya başladılar. Yıkılan bina sayısı ve kayıplarımız süratle artmaya başladı. Okullar tatil edildi, üniversiteler tatil edildi. 6 binden fazla binanın yıkıldığı, yıkıldığı ihbar edilen bina sayısının 11 binden fazla olduğu belirlendi. Her bina için 30 kişilik 3 vardiya gerektiğine göre en iyi ihtimalle kabaca (30x3x6000) 550 bin, kötü ihtimalle 1 milyon arama kurtarmacı (AK) lazımdı. Bu kadar arama kurtarma ekibi dünya genelinde bile yoktu. Dolayısıyla zor ve acı kararlar verilmeliydi. Herkes kurtarılamazdı, seçici olmak zorundaydı ekipler.

Bu satırları “her şey zaten imkansızdı” demek için yazmıyorum. Demek istediğim 10 ilde bu kadar çok çürük binanın olmaması gerekiyordu. Söz gelimi arama kurtarma ile ilgili bir kurum oluşturuyorsunuz, belli varsayımlarla hareket etmek zorundasınız. İstanbul’da 1,4 milyon bina var örneğin. Bu binaların 10’da birinin yıkılacağını düşünüp bir plan yapamayız, zira 1 milyonun üzerinde AK lazım olur. Binaların sağlam yapılması, imar aflarının ödül gibi sunulmaması, mimar odalarının onay sürecinden çıkarılmamaları, belediyelere bu kadar ve tekelci yetkilerin verilmemesi gerekiyordu. Tüm bu hatalar yapıldıktan, Maraş’ın yüzde 70’i, Hatay’ın yüzde 80’ı yıkıldıktan sonra ne kadar sistematik çalışırsanız çalışın, buz gibi havada bu kadar insanı kurtaramayız.

Üçüncü günde kurumlar sahada daha görünür oldu, en azından şehir merkezlerinden eş zamanlı kurtarma çalışmaları sonunda başladı. Başta Haluk Levent’in Ahbap’ı olmak üzere az sayıda kalmış sivil toplum, kurumların boşluklarını elden geldikçe doldurmaya başladılar. Bu konuda akılcı bir yapılanmaya giden Ahbap, büyük takdir topladı. Ehil ekibiyle ve hevesli gönüllülerle resmî kurumlardan çok daha fazla övgüye ve bağışa mazhar oldu. Özel sektörün önde gelen markaları bölgeye yardım yağdırdılar, yağdırmayanlar boykot edildi. Bu aşamada sosyal medya, bilhassa Twitter kilit rol oynadı. Askerî birlikler sonunda bölgeye sevk edildi bugün.

Yapılanlar, Yapılmayanlar

Yardımların gelmesiyle en büyük şikâyet, ihtiyacı olan noktalara sevk sorunlarına döndü. Kimin, nerede, ne, ihtiyacı vardı, nasıl giderilecekti? Öte yandan çok yıkık bina vardı ancak kurtarma ekibi sınırlıydı. Yurt dışından kurtarma ekibi göndermeyen ülke neredeyse kalmadı. Bizi kıskanıyor dediğimiz, Türk düşmanı dediğimiz ülkelerin de dahil olduğu ülkelerden 5 bini aşkın yabancı uzman bölgeye dağıldı. Bölgeye ilk gelen yabancı devlet adamı bile Yunanistan dışişleri bakanı oldu. Yerli AK’cı sayısı özel birliklerin katılımı ile 20 bini aştı. Üçüncü gün her çareye derman olunamadıysa da sonunda başlayabildik dediğim gündür. İskenderun limanına sonunda birileri müdahale etti de cayır cayır yanan konteynırları söndürmeye başladılar. Cumhurbaşkanı ve diğer yetkililer kameraların karşısına bugün geçtiler. Yurtları depremzedeler kullansın diye pandemide 2 yıl kapalı kalan üniversiteler 6 ay aradan sonra tekrar tatil edildi; eğitim uzaktan yapılacak.

Aklıma gelen bir hesabı hemen anlatayım: 2020 yılında üniversiteye girdiniz, 2 yıl pandemi, 2022 güzünde okula başladınız, 2023’de deprem, yine yarım dönem tatil. Okulda sadece, o da bir şey olmazsa 2024’ü geçirecek ve mezun olacaksınız. Aldığınız eğitimin niteliği bir yana üniversiteye dair ne bir anı, ne bir sosyal ortam ne de kültürü tanıyabileceksiniz.

Neler Olmadı Ki

Bu satırlar yazılırken tam bir haftanın dolmasına yedi saat kalmıştı. Mucize gibi ama enkazdan hâlâ canlı çıkarabiliyoruz, daha az önce hamile bir kadın ve bebeği çıkarıldı. Buz gibi havada, susuz, aç geçen tam 6 gece. 

Bu yedi günde değişmeyen ve artık şaşırma özelliğimizi elimizden alan gelişmeler de oldu. Ülkenin depreme hazırlıksız olduğu bilmem kaçıncı defa teyit edildi. Daha geçtiğimiz yıllarda İzmir’de, Elazığ’da, biraz geriye gidersek Van’da canı yananlar biz değilmişiz gibi binlerce insanımızı daha kaybettik. (12 Şubat saat 23 itibarıyla 29 bin 605 kaybımız var.) On binlerce insanımız yaralandı. Hâlen sosyal medyada, televizyonlarda canlı ya da yakınlarının cenazelerine ulaşamadığını söyleyen, yardım için yalvaran ya da kurtulup hayatta kalmak için bir çadır, bir battaniye, bir ısıtıcı için çırpınan insanlarımız var.

Önceden tedbir almadığımız gibi deprem sonrasına da hazır olmadığımız ortaya çıktı. Arama kurtarma faaliyetlerinde ilk iki gün neredeyse boşa gitti. 99 depremine damga vuran “Sesimi duyan var mı?” sloganını artık enkaz altındakiler dışarıdakilere söyler oldu. İnsan hayatı söz konusu olan bir durumda bile parti ayrımı, merkezi-yerel yönetim çatışması, taraflaşma ve kutuplaşma devam etti. Daha ilk depremin şiddetinin kaç olduğu konusundan yardım tırlarının önüne ısmarlama isimler yazılmasına kadar pek çok olaya şahit olduk. Deprem bölgesinde sokak ortasında kimi muhabirler vatandaşların sesi duyulmasın diye mikrofon saklarken gerçekleri haykıran muhabirlere alkış tutanlar da oldu.

Mehmet Akif Ersoy: “Sizin işiniz bitti çekilin” #shorts – YouTube

Yağmacılık yaptıkları, yol kestikleri gerekçesiyle pek çok kişi yakalandı ama yanlışlıkla yakalananları, boşa dayak yiyenleri de gördük. Gece insanları panikletip soymak için araçlarını sallayanları da duyduk, bulduğu para poşetini sahibine ulaştıranı da. Saatlerce çalışan kurtarma ekibi tam canlıya ulaştığı vakit yerine geçip kameraları çağıranları da duyduk, yeğeni kurtulsun diye kolunu feda edip hastanede ölen dayıları da. Tapu ve imar kayıtlarının tutulduğu binayı yıkmaya çalışanları da gördük, sınırdan kaçmaya çalışan müteahhitleri de. Depremi eski depremle kıyaslayıp lafı bu kadar yıkım normale getirmeye çalışanları da gördük, yardımları kamyonuna yükleyip çökmeye çalışan vakfı da. Kısacası depremi izlerken Türkiye’yi izledik aslında. 99’dan beri değişen, herkesin elinde telefon olması ve daha da bozulmamız galiba.

Deve Demiş Ki…

Son olarak piyasalara dair de iki kelam edelim ve kenara çekilelim. Borsa İstanbul, ülke bunları yaşarken, yatırımcılarının yüzde 10’u bu 10 ilde enkaz altındayken hiçbir şey olmamış gibi işlemlere başladı. Pazartesi günü başta her zamanki gibi Yatırım Finans olmak üzere algoritmalar satışı körüklemiş, salı günü de devre kesicilerin çalıştığı bir günmüş. Miş diyorum çünkü hem işim hem de vicdanım gereği bu iki gün ne grafik baktım ne de işlem takip ettim. Gücüm neye yetiyorsa sesim kısılana kadar çalışmalara uzaktan da olsa destek olmaya çalıştım, bölgeye gidenlerin işlerini kolaylaştırmaya uğraştım. Düşüşlerden sosyal medyadan gösterilen tepkiler nedeniyle haberim oldu. Çarşamba günü ise sonunda birileri seans bittikten sonra borsayı kapatmayı ve sadece çarşamba günkü işlemleri iptal etmeyi akıl etti. Pazartesi yapılan işlemler hesaplara geçtikten sonra. Bu arada yapılan toplantıda yalnızca Garanti Yatırım ile Azimut Portföy’ün borsa açılmasın oyu kullandığı ortaya çıktı.

Yarın ne olacağı ise belli değil, endeks açılsa ve satışlar devam etse hiç şaşırmam. Neden mi? Dediğim gibi depremi izlerken aslında Türkiye’yi izledik. Biz neyiz ki borsamız ne olsun. Turnusol kâğıdı gibi kimin ne olduğunu bir kere daha görmüş olduk bu süreçte.

Kahramanlar

Az sayıdaki yüz güldüren gelişmelerin başında ise Özgür Demirtaş Hoca’nın Superman lakabına yakışır şekilde yaptığı fedakârlıktı. Twitter’da takipçi sayısını bir güce çevirdi, tüm ülkeden gelen on binlerce yardım mesajını, ilaç alarak uykusuz kalmak pahasına ilgililere iletti, timler sevk etti. 5 gün boyunca tweet saatlerinden gördüğüm kadarıyla birkaç saat uyudu ve sonunda bir kalp rahatsızlığı geçirdi. Neyse ki durumunun iyi olduğunu söyledi birkaç saat sonra. Katıldığı birkaç yayını izleyince ilk gündeki üslubundan eser kalmamıştı, aşırı yorgunluğun ve stresin bütün semptomlarını gösteriyordu. Kendisine minnettarız.

Haluk Levent ve Ahbap çok önemli bir boşluğu doldurdu demek hata olur, zira öyle iyi ve güzel kapattılar ki sahayı onların boşluklarını doldurmaya çalıştılar desek daha doğru. Sivil toplum örgütlenmesi açısından mükemmel bir örnek, çoğalması dileğiyle.

Bir diğer övgü de bir avuç teknoloji meraklısına. Yaşları 20-25 yaşındaki bir grup genç, deprem duyulur duyulmaz öyle web siteleri ve uygulamalar oluşturdular ki eminim binlerce hayat kurtardılar. Bir grup (Merve Noyan) yardım talepleri içeren tweetleri konum bazlı haritaya işledi; biri (Afet Harita) nerede, hangi tür yardım var, onu işledi haritaya. Başka biri nerede, hangi ev, otel müsait; onu tek tek işledi. Gurur verici işler yaptılar gerçekten.

İşte bu bir avuç insan içimizde çoktan kor olmuş umut küllerini alevlendirmeye devam ediyor anlaşılan.

YORUMLAR YAZ
eskort Mecidiyeköy eskort Şişli eskort Bakırköy eskort Halkalı eskort Avcılar eskort Şirinevler eskort Bahçeşehir eskort Taksim eskort Beşiktaş eskort Kartal eskort Kadıköy eskort Ümraniye eskort Anadolu Yakası eskort Maltepe eskort Beylikdüzü eskort Pendik eskort Avrupa yakası eskort Adana eskort Kocaeli eskort Antalya eskort Gaziantep eskort beşiktaş eskort ataköy